BEYTİ EFSANESİ

Güneşli bir kış günü öğleye doğru, İstanbul Florya'da bulunan ilk ve tek Beyti'nin kapısından giriyoruz.
Beyti Güler, her zamanki samimi, sıcak güler yüzü ile karşılayıp bizi ofisine alıyor. Biz kahvelerimizi içerken müsaade isteyip röportaj için üzerini değiştiriyor ve önce röportajımızı yapıp sonra Beyti'nin restoran kısmını, ardından da mutfak bölümünü gezmek üzere programımızı yapıyoruz ve basıyoruz kayıt cihazının düğmesine. Beyti Güler, yüzündeki tebessümü hiç bırakmadan ve yeri geldikçe duvardaki fotoğrafları göstererek başlıyor Beyti'nin öyküsünü anlatmaya.

Babası 1940'lı yıllarda bakkalcılık ve fırıncılıkla geçimini sağlıyor. 1943'te zorlu savaş yıllarının ardından işler bozulunca 1945 yılında Beyti Bey ve babası Küçükçekmece'de küçük bir aile lokantası açıyorlar. Kasaptan 2 kg pirzola alıp tanesini 3 kuruştan sattıkları günleri hiç unutmuyor. 4 masa ve 16 sandalyelik bu lokanta 2-3 yıl sonra 200 sandalyelik Beyti Güler Et Lokantası oluyor. 1950'lerde kömür ateşinde harikalar yaratan bu ismin ünü hızla yayılıyor İstanbul'a. İlk zamanlar müşteri sayısı 15 kişiyi geçmezken 1948 yılında Burhan Felek'in Cumhuriyet Gazetesi'nde Beyti'den bahseden yazısı ile basınla tanışıyor. Burhan Felek şöyle yazıyor; 'İstanbul'da etyemez semtine adını veren, ismini hatırlayamadığım zat, Beyti'de et yemiş olsaydı, semtin adı herhalde etten başka bir şey yemez olurdu'. Bu yazının ardından 1949-50'li yıllarda işinin zirvesine ulaştığını ve müşteri seviyesinin birden yükseldiğini anlatıyor. O yıllarda insanlara dana ve sığır etinin de ızgara yapılıp yenilebileceğini öğretiyor. Ahmet Emin Yalman, o dönemin Vatan Gazetesi'ndeki baş makalesinde Beyti'yi kaleme alıyor. Gazetecilerden sonra doktorlar da müdavimi oluyor Beyti'nin. 1954 yılına gelindiğinde sandalye sayısı 400'ü buluyor. Celal Bayar, Florya Köşkü'nden sipariş veriyor, İsmet İnönü ailesiyle sık sık geliyor ve yurtdışından pek çok konuğu ağırlamaya başlıyor.
60'lı yıllarda Nato toplantılarında Dolmabahçe Sarayı'nda Fatin Rüştü Zorlu 600 misafir ağırlıyor. Beyti de yemeklerin altın sofra takımlarıyla sunulduğu bu gecede hizmet veriyor.Ardından,Burhan Felek başkanlığında Dünya Basın Birliği'nin yemeğini veriyor.
İstanbul'un en seçkin ailelerinin çocukları hâlâ Beyti'ye geliyor. 4 kuşaktır devam eden müşterileri olduğunu söylüyor Beyti Güler. Falih Rıfkı Atay, Yusuf Ziya Ortaç'tan dönemin devlet adamları, başbakanları, cumhurbaşkanlarından askeri erkâna kadar en üst düzey kişilerin hatıra fotoğrafları süslüyor mekânın duvarlarını.

1966'da Pan American Airlines Genel Müdürü Beyti'de yediği yemeği müşterilerine tattırmak isteyince işler birden değişiyor. Beyti, 3 bin kişilik yemek çıkarabilen büyük bir mekân oluyor. 1967 ile 74 yılları arası Pan-Am servisi devam ederken kuzu pirzolası ilk kez Pan-Am'da 130 gr olarak standart hale getiriliyor. 8 yıl süreyle Pan American'la uçan insanlar, yani tüm dünya Türk kebabını, Şiş kebabı Beyti ile tanıyor. 1970 yılında İran Şahı'nın ricasıyla İran Havayolları'nın catering servsini yönlendirmek gibi bir görevi de yerine getiriyor. Çin, Japonya, İngiltere, Amerika, Avustralya ve tüm Avrupa kentlerinin devlet adamları Beyti'ye gelerek kendisiyle tanışıyor yemek yiyiyor. 1965'te New York Herald Tribune'de Beyti'nin hayatı ve hizmetlerini anlatan bir yazı yayınlanıyor. Ardından Almanya, Avusturya gibi pek çok Avrupa ülkesinin farklı gazetelerinde Beyti'nin etlerini, yemeklerini anlatan yazılar çıkıyor.
İstanbul'da toplu aile yemekleri, özel davetler, resmi toplantılar için Beyti tercih ediliyor. Hatta yer bulmak için günler öncesinden rezervasyon yapılması gerekiyor.

1983'te Florya'daki 3000 metrekarelik bugünkü Beyti'yi açıyor. 3000 metrekare alana inşa edilmiş 3 ayrı üniteden oluşan Beyti de 3 yazlık teras 8 yemek salonu bulunuyor. Türk-Osmanlı sanatının incelikleriyle bezenmiş dekorasyonuyla dünyanın sayılı restoranlarından biri burası. 1997 yılında 50 ülkenin katıldığı dünyanın en iyi restoratörü yarışmasında ikinci seçilen Beyti Güler, Confrerie de la Chain des Rotisseurs üyesi. Beyti'nin Uluslararası Gastronomik Kalite Ödülü, 1987 Avrupa Uluslararası Gastronomi Ödülü gibi ödülleri de var.
Mesleğinin piri, Türk mutfağında misyon sahibi ve marka olmuş gerçek bir değer Beyti Güler. Söyleşimizin ve düzenine, hijyenine, çalışanlarının titizliğine hayran kaldığımız mutfak bölümü gezimizin ardından öğle yemeğine geçtik. Baharata boğulmamış tam kıvamında pişmiş etlerimizi ağız tadıyla yedikten sonra üzeri bol kaymaklı ayva tatlısı geldi. Beyti Güler kahveye sıra geldiğinde bize katıldı. Tatlı sohbetimizi kahvelerimizle birlikte bitirip Beyti'den ayrıldık.

Beyti Güler'e et satın alırken, eti pişirirken, keserken veya saklarken nelere dikkat etmek gerektiğini soruyoruz. Ancak Beyti Güler bu konuda ne kadar söylese de insanların onu dinlemediklerini, söylediklerini uygulamadıklarını belirtiyor. Bu konuda biraz dertli. Özellikle mangal konusunda. Bes de söz veriyoruz bunu yazacağız diye ve yazıyoruz: 'Mangal kömürünü yaktıktan sonra eti üzerine atmadan önce en az 1.5-2 saat geçmeli. Kömür tamamen yanıp kor olmalı.Kömür korlaşmadan bir yandan yanmaya devam ederken tüm karbon gibi zararlı gazlar ete geçiyor.Etin lezzetli,sağlıklı olması için bu nokta çok önemli.'İyi et almak istiyorsanız kasabınızla dost olun'diyor.Kıymayı 24 saatten fazla bekletmeyin.Eti lezzetinde yemek için buzluğun hemen alt bölümüne koyun ve 3 günden fazla da bekletmeyin diye ekliyor Beyti Güler.Bir de etin terbiyesi var tabii ki.Bunun da bilinçlli ve ölçülü olması gerektiğinin üzerinde ısrarla duruyor.Beyti'deki etler zeytinyağı,tuz ve soğan suyu ile terbiye ediliyor.Ancak ölçüsünü işin başındaki ustalar biliyor.Damak tadınıza uygun,lezzetin hakkını vererek et yemek ve kaliteli hizmet için doğru adres Beyti.