Çayın Tarihçesi ve Türkiye'ye Gelişi

Çayın tarihçesi nedir? Çay Türkiye'ye ne zaman geldi? Çay seremonisi nasıl yapılır? İşte, dünyanın en çok tüketilen içeceklerinden biri olan çayın tarihçesi ve Türklerin çayla tanışması:
Çayın Tarihçesi ve Türkiye'ye Gelişi
02 Aralık 2021, 15:19

Avrupa'da 13. yüzyıldan bu yana keyif maddesi olarak bilinen çay, eskiden olduğu gibi günümüzde de misafirleri en zarif biçimde ağırlama görevini sürdürüyor. Çayın çıkış noktasını araştırırken, dünyaca bilinen iki efsaneyle karşılaşıyoruz; biri Japon diğeri Çin kökenli.


Japon efsanesi çayın babası Budist rahip Dharma'ya (Japonca Daruna) dayanıyor. 519 yılında, bugün Çin diye bilinen Orta İmparatorluk'ta Dharma adında bir Budist rahip gelir. Dharma; tutkularını yenip bedenine gem vurduktan sonra, geceleri uyumayıp her türlü gevşemeyi kendine yasaklar; tek başına, yapraklarla beslenerek yaşar. Sonunda uykuya yenik düşen Dharma kötü bir düşle uyanır. Bu zayıflığı kendine yediremeyen rahip, sorumlu tuttuğu gözlerinden alır hıncını ve iki göz kapağını kesip fırlatır. Bir gün sonra aynı yere döndüğünde göz kapaklarının toprakta kök saldığını ve harika bir bitkinin boy attığını görür. Bu bitki; o güne kadar hiç kimsenin haberdar olmadığı çay bitkisinden başka bir şey değildir. 


Çinliler ise bu içeceği İ.Ö 2737 yılında keşfetmişlerdir. Efsaneye göre Çin İmparatoru Shen Nong, bahçesinde yabanıl bir çay ağacının altında otururken, kaynayan içme suyuna ağaçtan birkaç çay yaprağı düşüverir. Bu şekilde keşfedilen çay, Çin'de o gün bu gün içilen çaydır. Çayın anavatanı Çin olduğu halde, çay tarihi en iyi Japonya'da belgelenmiş. 6. yüzyılın sonlarında çayın, Tibet, Kore ve Japonya'ya girdiği tahmin edilmekte. 700 yıl boyunca Zen keşişlerinin keyifle içtiği çay, ancak 13. yüzyılda geniş halk kitlelerinin içeceği haline gelmiş. 1650 yılında Hollandalılar batıya yaptıkları yolculuklarda çayla tanışmış. Peter Stuyvesant ilk çayı Amerika'ya; o günlerde Hollanda kolonisi olan bugünkü New York'a getirmiş. 19. yüzyıla gelindiğinde ise tüm Kuzey Denizi civarı artık çayı tanıyormuş; özellikle de Hollandalı, İngiliz ve Kuzey Alman burjuvalar demlenen yapraklara düşkünlükleriyle anılmışlar.

Soğuk Çay Fikri Kime Ait?

Bugün dünyadaki sudan sonra en yaygın içecek olan çay soğuk olarak da içilebilir. Bu düşünce 1904 yılında Saint Louis Dünya Fuarı'nda İngiliz Richard Blechynden tarafından geliştirilmiş. O yakıcı havada, sıcak çayını satmak için çareyi çayı buz küplerinin üstüne dökmekte bulmuş; böylece satışları birden bire artmış. Poşet çay düşüncesi de müşterilerine küçük ipek torbacıklar içinde çay numuneleri gönderen New York'lu büyük tüccar Thomas Sullivan'a ait.

Çayın Edebiyattaki Yeri

Çay, edebiyatta pek çok yazara ilham vermiştir ya da zaman zaman onların yapıtlarında anlamlı anları simgelemiştir. Tutkulu çay tiryakileri olan Henry James ve Rainer Maria Rilke örneğinde olduğu gibi... Henry James, ağzına kadar doldurduğu çay fincanında hep kendi yüzünü seyreder, Rilke ise bir fincandan fazla çay içmez, ama dumanı tüten çayı ilgiyle gözlemlermiş. Melankolik bir kişi olarak tanınan Nietzshe de 'Neden bu kadar akıllıyım' başlıklı yazısında çay tutkusundan şöyle söz eder: "Çay yalnız sabahları yarar; az, ama koyu olmamalı: Gerekenden bir damlacık açık olsa, çok dokunur, bütün gün kırıklık yapar."

Ülkelere Göre Çay Seremonisi

  1. Japonya

Japon çay seremonisinin gerçek ruhu sakinlik, alçak gönüllülük ve zarafete dayanır. Çay töreni bir çay evinde; 'cha-shitsu'da gerçekleşiyor. Misafirler kabul salonunda kendilerine ikram edilen çayı içiyorlar. Bahçedeki gezinti sonrası küçük bir sıranın üzerine oturup içeride tören için hazırlanan çay ustasını bekliyorlar. Usta hazır olduğunda birbirlerini sessizce selamlıyor ve bir su teknesinde ağızlarını ve ellerini yıkayıp loş ışıklı çay evinin alçak kapısından eğilerek içeriye giriyorlar. Ev sahibi misafirlerin yanında yalnızca dizleri üzerinde hareket edebiliyor. Çay ustası, çay kutusunu ve kepçeyi, mor bir bezle simgesel olarak silip bir tastaki kaynar suyu süzgeçten çay kasesine döküyor. Bambu fırçayla çay kasesini simgesel olarak temizleyip suyu daha küçük bir kaba döküyor. Ardından ince uzun bir kaşıkla kutudan toz çayı alıp kaseye koyuyor. Çay ustas�� toz çayın üzerine kaynar suyu döküyor ve açık yeşil köpüklü içeceği küçük fırçayla çırpıyor. Her misafir bir yudum alıp çay mendiliyle kenarını sildiği kaseyi hafifçe eğilerek yanındakine uzatıyor. Çay ustası evinin kapısını açtığında çay töreni sona eriyor.

  1. Çin

Japonların tersine Çinliler çayı Tanrı mertebesine ulaştırmayıp günlük yaşamın bir parçası olarak, sadece yemeklerden sonra içilecek bir içecek olarak ele aldı. İngilizler 'high tea' denen ve yanında çay içilen soğuk akşam yemeği geleneğini Kral Edward döneminden bu yana düzenliyor.

  1. Rusya

 Ruslar da çay seremonisi için son derece ilginç çaydanlık-fincan ve aksesuarlarını geliştirmiş. 

  1. Hindistan

Hintliler çaylarını süt ve şekerle içer, Kuzey Afrikalılar yeşil çayı taze naneyle lezzetlendirir; süt düşmanı Çinliler ise çaylarını içine hiçbir şey eklemeden içer.

Türkler Çayla Ne Zaman Tanıştı?

Türklerin çayla tanışması, İstanbul'daki bazı dükkanların çay ithalatı yapmasıyla başlamıştır. Çayın güzel bir içecek olduğunu fark eden Osmanlı, Çin'den getirilen çay fidanlarını Bursa'ya ektirmiş ancak ekolojik nedenlerden ötürü burada çay yetiştirilememiş. Yapılan araştırmalara göre Türklerin çayla tanışmasının daha öncelere dayandığı, ilk çay içen Türk'ün ise Hoca Ahmet Yesevi olduğu söylenmiştir.


Daha sonraki yıllarda Mustafa Kemal Atatürk, kahvenin pahalılığına karşı çayın Türkiye topraklarında yetiştirilebileceğini ve daha ucuza imal edilebileceğini düşünmüş. Türkler 20. yüzyıla kadar çayla çok haşır neşir olmasa da, 1900'lü yıllarda özellikle Rize'de çay yetiştiriciliği konusunda önemli bir büyüme gözlemlenmiş. 1930'lu yıllarda Gürcistan'dan alınan 70 tonluk siyah çay tohumları ekilmiş ve Rize'nin çay üretiminde yıldız olması sağlanmış. Dönem dönem değişiklikler olsa da, dünyada en çok çay üretimi yapılan 6 ülke arasındaki yerimizi korumaya devam ediyoruz.

Türkiye'de Çay Kültürü Nasıl?

Atatürk'ün teşvikleriyle birlikte Türkiye, çay üretimi konusunda dünyada önemli bir yere sahiptir. Ancak yalnızca üretim alanında değil, çay içme oranı konusunda da oldukça yüksek bir orana sahibiz. Kişi başı ortalama yıllık 6.87 kg çay tüketimi ile Türkiye, dünyada en çok çay tüketen ülkedir. 


Günümüzde çay kültürü, Türkiye'de günün her öğününde içilebilecek bir içecek olarak görülmektedir. Kahvaltı sofralarının vazgeçilmezi olan çay, misafir ağırlarken ilk ikram ettiğimiz şeylerin başında gelir. Tatlı sohbetlerine konukluk eder, yemeklerden sonra keyfimize keyif katar. Kısacası, çayın ülkemizdeki yeri bir başkadır..

Çay Hakkında Bunları Biliyor Musunuz?

  1. Türkiye'nin ilk çay üstadı Hacı Mehmet Arif, 1877 yılında yazdığı Çay Risalesi adlı kitapta çayın nimetlerini övdü.
  2. Dünyada yaklaşık 1500 çeşit çay var. Bunların hepsi "Camellia Sinensis" denen tek bir bitkiden elde ediliyor.
  3. Türleri belirleyen tek kıstas fermantasyondur. Siyah çay (fermante edilmiş), yeşil çay (fermante edilmemiş) ve Oolong (yarı fermante). Dünyada en çok tüketilen çay türü siyah çay.
  4. Dünyanın en pahalı çayı beyaz çay. Fermante edilmemiş olduğu için yeşil çay kategorisindedir. Adını açık renk deminden alır.
  5. İngilizler Hindistan'ın Assam bölgesinde 1838 yılında çay yetiştirmeyi başardı.
  6. 1868 yılında Seylan (Sri Lanka) adasında baş gösteren bir parazit yüzünden bütün kahve tarlaları mahvolunca çay tarımına başlandı. İlk Seylan çayı 1884 yılında düzenlenen fuarda Avrupalılar'a tanıtıldı.
  7. İktisat Vekaleti temsicisi Zihni Derin 1923 yılında Rize'nin Müftü Mahallesi'ndeki bir bahçede ilk çayı yetiştirdi. 1937 yılında basit bir imalathanede çay üretti. Daha sonra kendi adı verilen ilk çay fabrikası 1947'de üretime geçti.


Şunlara da göz atın;

  1. İyi çay nasıl demlenir?
  2. Çayın yanına ne gider?
  3. 5 çayı tarifleri
  4. Bitki çayları
  5. Sütlü çay nasıl yapılır?
Kategoriler

Benzer Yazılar

Lezzet Logo