Güneydoğu mutfağındaki borani anlayışı, diğer bölgelerden farklı olarak yoğurt, et ve bakliyatın aynı yemekte birleşmesiyle dikkat çeker. Özellikle kuzu eti, nohut, börülce veya mercimek gibi protein açısından zengin malzemeler kullanılır. Bu bileşim, bölgenin beslenme kültüründeki “doyurucu, güçlü ve dengeli yemek” anlayışının bir yansımasıdır. Yoğurt, hem lezzet hem de ferahlık unsuru olarak yemeğin merkezindedir; çoğu zaman sarımsakla karıştırılarak sıcak yemeklerin üzerine dökülür. Bu özellik, Güneydoğu’da yoğurdun sadece soğuk bir yan ürün değil, ana bileşen olarak görülmesinden kaynaklanır.
Borani, yöre halkı tarafından hem günlük sofralarda hem de özel davetlerde tercih edilir. Etli versiyonları kış aylarında, sebzeli çeşitleri ise yaz aylarında yapılır. Bölgedeki farklı şehirlerde (özellikle Gaziantep, Şanlıurfa ve Diyarbakır çevresinde) boraniye kendi yerel dokunuşlarını katarlar: örneğin Antep’te boraniye nar ekşisiyle asidite kazandırılırken, Urfa’da daha baharatlı ve yoğun yoğurtlu hazırlanır.
Hazırlanış biçimi genellikle katmanlıdır: Et ve bakliyatlar tereyağında kavrulur, ardından sebzeler (çoğu zaman börülce, ıspanak, pazı veya kabak) eklenir. Pişirme işlemi düşük ısıda yapılır; bu sayede malzemeler birbirine geçer ve ortaya aroması yoğun, kıvamlı bir taban çıkar. Servis aşamasında, ezilmiş sarımsakla karıştırılmış yoğurt gezdirilir ve üzerine genellikle tereyağında yakılmış kırmızı biber veya nane sosu dökülür. Bu son dokunuş, Güneydoğu mutfağının yağ ve baharat kullanımındaki karakteristik cesareti yansıtır.
Sonuç olarak, Güneydoğu mutfağındaki borani, sadece bir yemek değil, yoğurdun, etin ve sebzenin uyum içinde buluştuğu geleneksel bir kültür yansımasıdır. Hem doyurucu hem de dengeli yapısıyla bölgenin sıcak ikliminde ferahlatıcı bir lezzet sunar; aynı zamanda Anadolu’nun kadim mutfak bilgisini yaşatan önemli bir yemek türü olarak kabul edilir.