İyi bir sofra; mevsimsel lezzetlerin merkezinde, ruhunuzu yansıttığınız ve stilinizi ortaya koyduğunuz bir sofradır. Sofranın misafirleri aslında tek bir şeyi arar, çoğu kez sessiz olarak kendilerinden bir parça görmek isterler. Menünüz onlara özel olduklarını hissettirebilir, duygular ve tatlar arasında bir yolculuk yaptırabilir ve hatta lezzetler onları çocukluklarına götürebilirse ne mutlu size. Kurduğunuz sofra tam da yerini bulmuş demektir. Misafirlerinizin yaşı, sayısı, beslenme tercihleri, sağlığa dair özel durumları, buluşmanın ana teması, mevsim ve mekan menü yapılırken dikkat edilmesi gereken hususlardır. Renk, doku ve lezzet uyumu da önemlidir. Bir yaz sofrası için benim seçimim her zaman ferahlatıcı, hafif tabaklar oluyor. Aslında fırına girmeyen, tencereyle tanışmayan tariflerin yaz mevsimiyle uyumu bambaşka. Az malzemeyle, az işlemle çok şey anlatan tabaklar yaz sofrasına çok yakışıyor. En doğal haliyle zeytinyağını kullanmak, salatalarla sofraya zenginlik katmak, sofradan hafif kalkmak için de birebir.Serin bir lezzetle başlayıp yine serin bir tatlıyla bitirmek, araya da denize dair bir ana yemek koymak benim soframın yazın her zaman işleyen formüllerinden biri. Hoş formül demişken, bu işin tek doğru formülü var; o da sofrada sevdiklerinizin olması. Sevgiyle kurulan bir aile sofrasında inanın hata yapma şansınız yok. Pek tabii o sofrayı unutulmaz kılacak dokunuşlar yapmak sizin ruh halinize bağlı. “Styling” benim için “an”ı yansıttığım, sunum yaptığım kişinin hem gözüne hem kalbine işleyecek detaylar için özen gösterdiğim bir anlatım dili. Mutfağımda ve bahçemde ne varsa değerlendirdiğim ama aslen lezzetin içinde barındırdığı hikayeye saygı duruşu yaptığım bir anlatma, aktarma ve yaşatma çabası.“Şekerpare”yi aynı anneannemin servis ettiği gibi en otantik şekliyle; kaymakla, Antep fıstığı tozuyla ikram ederken, soframın misafirlerine uygun olarak; “risotto”mu parmesan çanağına koyabiliyorum. Ama bu formlara takılı da kalmıyorum, dediğim gibi aslen anın ve mevsimin ruhunu yakalamaya çalışıyorum. Bir sunumun değil, bir anın iz bırakmasını önemsiyorum.Hepinize, “iyi olan herkesin” yer bulabileceği mutlu sofralarla dolu bir yaz diliyorum.
Mevsimin ruhunu ve anın duygusunu yansıtan bir sofra; sadece lezzet değil, aynı zamanda stil, sevgi ve anılarla örülmüş bir deneyim sunar.
Fotoğraflar: Özgür Bakır
Malzemeler
1.5 kg sarı domates (ya da karışık renk yaz domatesleri)
1 kırmızı dolmalık biber
4 iri salatalık
2 diş sarımsak
¼ su bardağı zeytinyağı
3 çorba kaşığı sherry sirkesi (ya da elma sirkesi, pirinç sirkesi)
2 tatlı kaşığı tuz
Yapılışı:
Sarımsaklı kruton (küp kesilmiş ekşi maya rüstik ekmeği, tereyağı, zeytinyağı, ezilmiş sarımsak ve ince doğranmış maydanozla karıştırdım ve 175 derecede fırınladım) Domatesleri boyutlarına göre ikiye ya da dörde doğrayın. Dolmalık biberin sapını çıkartın, dörde bölün ve çekirdeklerini temizleyin. Sarımsakları ikiye bölün. Hepsini fırın kağıdı kaplı tepsinize koyun. Üzerine zeytinyağı gezdirin. 200 derecede ısıttığınız fırında iyice renk alana kadar fırınlayın. Ayrı bir kaba alın. Soğuyunca ağzını kapatın ve en az 2 saat bekletin. Bu işlemi bir gün önceden de yapabilirsiniz. Gazpachoyu yapacağınızda, fırınlanmış sebzeleri tüm suyuyla beraber bir blendera alın. Doğradığınız salatalıkları, ¼ su bardağı zeytinyağını, sirkeyi ve tuzu ilave edin. Pürüzsüz olana kadar karıştırın. Gerekirse biraz daha tuz ve sirke ilave edin. Serviste krutonları birkaç damla zeytinyağı ve taze çekilmiş karabiber ile lezzetlendirin.
Not: Çok kıvamlı olduysa domates suyu ile açabilirsiniz.
Malzemeler
250 gr bebek patates
1200-1300 gr çipura
1 adet rezene (dikey olarak ince doğranacak)
2-3 diş sarımsak
1 adet ufak Şili biberi
300 gr renkli kiraz domates
150-200 ml balık suyu
3 dal taze kekik
1 dal taze biberiye
½ adet limon kabuğu rendesi
1 avuç dolusu ufak kapari
Maydanoz
Zeytinyağı
Deniz tuzu
Taze çekilmiş karabiber
Yapılışı:
Bebek patatesleri soymadan ve kesmeden, ortası diri kalacak şekilde haşlayın ve bir kenara alın. Balığı zeytinyağlayın, deniz tuzu ve taze çekilmiş karabiber ile çeşnilendirin. Büyük bir döküm tavayı (ya da balık tenceresini) orta yüksek ateşe alın, tavanız ısınınca 1/3 su bardağı zeytinyağı ekleyin. Rezeneyi her tarafı renk alıncaya kadar kızartıp kenara alın. Aynı tavaya 2-3 çorba kaşığı zeytinyağı ekleyin ve balığınızın her iki yüzünü de kahverengi renk alana kadar pişirin. Bu aşamada sadece balığın derisinin renk almasını sağlayın. Sarımsakları çok ince dilimleyip ekleyin (ben ikiye böldüm ve kokusunu verdikten sonra çıkarttım) ve 1 dakika daha cızırdatın. Biberi ince halka doğrayın, kekik, biberiye ve domatesleri ekleyin. Önceden hazırladığınız rezene ve patatesleri de ilave edin. 1 dakika kadar fokurdatın ve balık suyunu ekleyin. Tuz ve taze çekilmiş karabiber ile çeşnilendirin. Kaynamaya başlayınca, tavanın kapağını kapatıp en kısık ateşe alın ve yaklaşık 15-20 dakika pişirin. Pişmeye yakın limon kabuğu rendesi ve kapariyi de ekleyin. Yaklaşık 1 dakika ısı görmeleri yeterli olacaktır. Tavayı ocaktan alın, balığın üzerine gelecek şekilde biraz zeytinyağı gezdirin ve doğranmış maydanozları serpiştirip servis edin.
Not: Bu tarif ‘Restoranlar Evde’ kitabından Salvatore İstanbul’a ait.
Malzemeler
250-350 gr yeşil kuşkonmaz
2 adet burrata
Zeytinyağı
2 diş sarımsak
Susam
Tuz, karabiber (isteğe bağlı pul biber)
1 adet organik limon
Sos için:
1 yemek kaşığı zeytinyağı
1 tatlı kaşığı bal
Yarım limonun suyu
Bir tutam tuz
Yapılışı:
Kuşkonmazları bir fırın kabına alın. Üzerine zeytinyağı, ezilmiş sarımsak, limon kabuğu rendesi, susam ve baharatları ekleyip karıştırın. 200°C’de 10-15 dakika kadar fırında kızartın. Bu sırada bir servis tabağına burrataları yerleştirin. Sosu hazırlayın: Zeytinyağı, limon suyu, bal ve tuzu karıştırın. Fırından çıkan kuşkonmazları burrataların üzerine yerleştirin. Fırında kalan sosu da üzerine gezdirin. Son olarak hazırladığınız sosu da dökün. Taze köy ekmeği ya da bagetle servis edin.
Malzemeler
2 orta boy kabak
1 tatlı kaşığı tuz
2 diş sarımsak (ince doğranmış)
½ limon suyu
3 çorba kaşığı zeytinyağı
2 çorba kaşığı kendi yağında kavrulmuş badem ve dolmalık fıstık
1 çorba kaşığı doğranmış taze kekik ve biberiye karışımı
1 tatlı kaşığı bal
Dilerseniz rende parmesan
Yapılışı:
Kabakları mandolin ile çok ince doğrayın. Tuz ile birlikte bir süzgece alın. 30 dakika bekletin, aralarda karıştırın. Daha sonra kağıt havlu ile nemini alın. Geniş bir tepsiye dizin. Aralarına sarımsağı ve limon suyunu koyarak marine edin. Bu şekilde tek kat yaparsanız buzdolabında en az 15 dakika, 2 kat yaparsanız en az 30 dakika bekletin. Limonun etkisini artırmak için arada karıştırabilirsiniz. Servis ederken sarımsakları çıkartın, zeytinyağıyla lezzetlendirin, bademi, otları, dilerseniz peyniri ekleyin ve en son balı üzerinde gezdirin.
Malzemeler
Muhallebi için:
1 lt süt
8 çorba kaşığı toz şeker
3 çorba kaşığı un (tepeleme değil ama silme de değil)
1 yumurta
1 paket vanilya
Yapılışı:
Yumurtayı, unu, şekeri, vanilyayı ve 1 bardak sütü çırpın ve tel süzgeçten geçirin. Kalan sütü tencereye koyun ve çırptığınız malzemeyi de ilave ederek ve sürekli tahta kaşıkla karıştırarak muhallebi kıvamına gelene kadar orta ateşte pişirin. Cam servise koyun ve soğutun. Çilek püresi ile servis edin.
Çilek püresi için:
750 gr çilek
1 çay bardağı toz şeker
Çilekleri yıkayın ve süzün. Şekerle karıştırın ve çatalla karıştırarak pütürlü bir kıvama getirin.
Malzemeler
350 ml portakal suyu
1 su bardağı toz şeker
1 limon kabuğu rendesi
½ su bardağı ince doğranmış taze nane
½ su bardağı ince doğranmış biberiye
½ su bardağı limon suyu
Yapılışı:
Portakal suyunu, şekeri ve limon kabuğunu ara ara karıştırarak kaynama noktasına getirin. Naneyi ve biberiyeyi ekleyin. Ocaktan alın ve ağzı kapalı olarak 40 dakika bekletin. Aromalar iyice tadını bıraksın. Tel süzgeçten geçirin. Limon suyunu ekleyin. Soğuyana kadar buzdolabında bekletin. Varsa dondurma makinesine koyun, yoksa buzlukta ara ara karıştırarak dondurun. Limon kapları için; limonları ortadan ikiye kesin ve içini boşaltın. Düzgün durmaları için altlarından çok az kesin. 2 saat buzlukta dondurun.İçlerini sorbe ile doldurun. Tekrar 2 saat dondurun. Dilerseniz buz dolu bir kapta ve üzerlerinde yapraklarla servis edin.
Malzemeler
Starter için (ön maya)
140 gr tam buğday unu
200 ml su
2 gram kuru maya (½ tatlı kaşığı)
Yapılışı:
Tüm malzemeyi güzelce karıştırın, üzerini örtün, 24 saat oda sıcaklığında bekletip ön mayayı hazırlayın.
24 saat sonra:
Ön mayaya 200 gr beyaz un, 100 ml su katın, karıştırıp 6 saat daha bekletin.
6 saat sonra:
Bu karışımı çengel uçlu hamur karıştırma makinesine koyun. 800 gr beyaz un (ben tam buğday ve sarı unla karıştırdım), 450 ml soğuk su ilave ederek makinede 10 dakika yoğurun. 2 saat bekletin. İki çorba kaşığı suda erittiğiniz iki tatlı kaşık pul tuzu ilave edin. Yarım saatte bir dört kere katlayın. Ben bu katlamalarda tezgaha hep su püskürtüyorum ve ellerimi de suya batırıyorum, yapışmasın diye. Dördüncü katlamadan sonra tezgaha alın. İkiye bölün. İki ayrı sepet için sepetleri bezleyip unladıktan sonra ekmeğe şekil verin ve sepete yerleştirin. Tercihiniz porsiyon ekmeklerse 16 küçük sepet hazırlayın. Sepetlerin üstünü bezle örtüp buzdolabına koyun. 7- 8 saat buzdolabında bekletin. Ertesi gün buruşturup açtığınız fırın kağıdına çıkartın, ekmeğinizi çizin. 300°’de 1 saat ısıttığınız döküm tencereye kağıdıyla beraber alın. Porsiyon ekmekler yaptıysanız çiçek gibi yerleştirin. Kağıdın altına birkaç parça buz atın. 25 dakika kapağı kapalı, 10 dakika kapağı açık olarak pişirin. Sonra tele alıp telde soğumasını bekleyin.
Not: Hıdırellez zamanı mayalı işler yapmak evin bereketini artırırmış. Bu ev ekmeğine bu nedenle Hıdırellez ekmeği ismini verdim.