Patlıcan yemekleri tıpkı insanların ruh hallerini yansıtır. Bazıları yoğun ve karmaşık, bazıları ise sade ve dingindir. Hangi yemeğe benzediğin, karakterinin sofradaki izdüşümüdür.
Sen bir karnıyarıksın, çünkü duygularını içinde tutamazsın. İçinde fırtınalar kopar ama yüzünde hep o cilalı parıltı! Ailenin favorisisin, biraz klasik, biraz nostaljik. İlişkilerde sadıksın, ama seni anlamayan olursa… fırında pişirirsin
Sen tam bir musakkasın; biraz karışık, biraz karmaşık ama sonuçta müthiş! Her şeyin bir arada olduğu bir dünyada dengeyi bulursun. Kendini bazen dağılmış hissedebilirsin ama senin dağınıklığında bile tat vardır. Kural değil, içgüdüyle yaşarsın.
Dışarıdan sade, içeriden derin. Sen bir oturtmasın, çünkü sabırlısın, düzeni seviyorsun ve kimseye yük olmadan parlıyorsun. Sessiz bir güçsün: kimse fark etmeden her şeyi yoluna koyarsın. Birinin hayatında olman, sofradaki yoğurt gibidir, her şeyi dengeler.
Sen bir közlenmiş patlıcansın; filtresiz, doğalsın. Ne varsa içindekinde var; saf, sade, samimi. Küçük detaylardan keyif alır, şehir gürültüsünden uzak kalmayı seversin. Doğayla barışık, insanlarla mesafeli ama sıcak bir enerjin var.
Sen bir patlıcan kızartmasın; direkt, dürüst ve filtresiz. Ne varsa ortadasın, gizlin saklın yok; yağınla, tuzunla, gerçeğinle varsın. Bazen fazla açık sözlü olabiliyorsun ama kimse sana “yalan söylüyor” diyemez. Hayatta pratik çözümler ararsın; fazla süs, fazla plan sana göre değil. Sıcakken etrafındakileri coşturur, soğuyunca bile iz bırakmayı başarırsın.