Erzincan çorbası, Doğu Anadolu’nun yöresel mutfağından gelen, hem doyurucu hem de besleyici bir lezzettir. Bu çorba; buğday, nohut, mercimek gibi tahıl ve bakliyatların yanı sıra bazen et veya kemik suyu ile zenginleştirilir. Kış aylarında sofralarda sıkça yer bulur çünkü hem iç ısıtan bir özelliğe sahiptir hem de enerji verir. Erzincan’ın soğuk iklimine uygun olarak yapılan bu çorba, yüksek besin değeriyle gün boyu tok tutar. Yörede “sıkma çorbası” ya da “geleni çorbası” olarak da bilinen çeşitleri bulunur. Özellikle düğünlerde, bayramlarda ve özel misafir sofralarında sıklıkla yapılır.
Şehriye çorbasının püf noktaları, lebeniye çorbasının püf noktaları ve düğün çorbasının püf noktalarına da göz atın.
Kullanılacak nohut, buğday ve mercimek gibi bakliyatların bir gece önceden ıslatılması pişirme süresini kısaltır ve çorbanın kıvamını iyileştirir. Erzincan yöresinde genellikle aşurelik buğday tercih edilir. Terbiye genellikle yoğurt, yumurta sarısı ve un karışımıyla yapılır. Yoğurdun kesilmemesi için terbiyeyi çorbaya azar azar ekleyip sürekli karıştırmak gerekir. Bu adım çorbanın pürüzsüz olmasını sağlar.
Geleneksel lezzeti yakalamak için çorba sade suyla değil, et veya kemik suyuyla hazırlanır. Bu hem daha yoğun bir aroma hem de besleyicilik sağlar. Erzincan çorbası ne çok sulu ne de çok koyu olmalıdır. Orta yoğunlukta, kaşıkta hafifçe duran bir kıvam idealdir. Gerekirse pişirme sırasında sıcak su eklenerek ayarlanabilir.
Son aşamada üzerine gezdirilen tereyağında yakılmış nane ve kırmızı toz biber karışımı çorbaya hem renk hem de muhteşem bir aroma katar. Bu aşamada tereyağının yanmamasına dikkat edilmelidir.
Çorbayı ocaktan aldıktan sonra birkaç dakika dinlendirmek, lezzetlerin birbirine karışmasını sağlar. Özellikle yoğurtlu terbiyeli versiyonlarda bu dinlenme süresi çorbanın kıvamını sabitler. Yanında köy ekmeği veya tandır ekmeğiyle servis edildiğinde Erzincan çorbası tam bir ana öğün haline gelir. Üzerine ince doğranmış dereotu veya maydanoz eklemek de lezzetini taze bir dokunuşla tamamlar.