Küçükken burun kıvırdığımız tabakları artık büyüyünce severek yiyebiliyoruz. Belki tatlarımız değişti, belki de annemizin dediği gibi “biraz büyümen gerekiyordu”…İşte bir zamanlar burun kıvırdığımız ama artık bayılarak yediğimiz 10 efsane yemek!
Çocukken: "Bu ne böyle, çiçek mi yemek mi belli değil!"
Büyüyünce: Fırında üzeri beşamel soslu karnabahar: aşktır.
Çocukken: "Kokusu bile yetiyor."
Büyüyünce: Limonlu zeytinyağlısı ya da kıymalısıyla: şifa niyetine.
Çocukken: "Sümüklü yemek mi olur?"
Büyüyünce: O ekşimsi tadı ve kıvamıyla tam bir Anadolu klasiği.
Çocukken: "Çiçek değil miydi bu?"
Büyüyünce: Zeytinyağlısı favori meze olur, hele ki iç baklalıysa…
Çocukken: "Buna niye yoğurt döktünüz şimdi?"
Büyüyünce: Tam bir vitamin bombası, yanında çıtır ekmekle efsane.
Çocukken: "Sadece pilavı yesem olmaz mı?"
Büyüyünce: Lokum gibi pişmişi, yanında turşuyla efsane olur.
Çocukken: "Bu ne renk böyle?"
Büyüyünce: Her sofranın başlangıç kahramanı.
Çocukken: "Hiç tadı yok!"
Büyüyünce: Sarımsaklı yoğurtla birleşince yumuşacık bir ziyafet.
Çocukken: "Acı bu, neden yiyoruz?"
Büyüyünce: Salatada, meze tabağında aranılan lezzet.
Çocukken: "Köz kokuyor ama tadı garip."
Büyüyünce: İmam bayıldı, musakka, patlıcan salatası… Liste uzar gider.