Portakal Çiçeği Festivali yeniden

Sermet Severöz

Lezzet.com.tr Yazarı sermetsadi.severoz@tav.aero
Geçen sene pandemiden dolayı iptal olmuştu Adana Portakal Çiçeği Festivali.

Bu sene geniş her zaman olduğu gibi geniş katılımlı organizasyonlara ev sahipliği yapmayacak olsa da hiç değilse gerçekleşiyor diye avunuyoruz Adana’yı, Adanalıları ve de mutfağını sevenler olarak.


Her şey yolunda giderse Cuma günü Adana’da olacağız inşallah bir grup gazeteci arkadaşımla.


Hemen her öğünde ciğer, lahmacun ve kebap yemeye alıştığımız Adana’da bakalım nasıl bir festival ortamıyla karşılaşacağız bu sefer.


Adanalıların festivallerine ve lezzetlerine öylesine sahip çıkarlar ki, sosyal mesafe kurallarını ve tüm tedbirlere uyarak yine o zengin sofralarında bizleri ağırlayacaklardır diye düşünüyorum.  


Geçen senelerde bu sofralardan birinde sohbetini ettiğimiz bahsettiğimiz “marka şehirler” konusu geldi aklıma. 


“Acaba Adana bir marka şehir mi? Eğer markaysa neyiyle marka?” diye. 


Kebabıyla mı? Sanayisiyle mi? İnsanıyla mı? Yoksa son yıllarda Adana’yı bir çekim merkezi haline getiren ‘Portakal Çiçeği Festivali’ ile mi marka?


Mesela İstanbul boğazı, Antalya turizmi, Tokyo teknolojisi, Washington gücü, New York enerjisi, Rio de Janerio festivali, Paris ise romantizmi ile marka şehirler.


Adana’nın marka bir şehir olduğuna karar kılmıştık o masada. 


Yeme – içme kültürümüzün baş tacı Adana Kebabı ve ev sahipliği yaptığı Portakal Çiçeği Festivali ile…


Adana’yı Adana yapan lezzetler 




Adana Kebap: Adana deyince akla gelen ilk lezzet! Ünü hem Türkiye’de hem de dünyada nam salmış durumda. Şehrin hemen her yerinde dumanı tüten bir ızgara tezgahına rastlamak mümkün.


Ciğer: Adana’nın ana yemeği gibi adeta. Kahvaltı da dahil günün her saati ister pide ister ekmekle tüketilen bir yöresel lezzet. 


Lahmacun: Adana usulü lahmacun Urfa ve Antep’e nazaran daha farklı. Özellikle camlı dolapta servis edilen ince ve yumuşak olanların tadına doyulmuyor.  


Sıkma: Adanalı olmayanların gözlemeye benzettikleri bir hamur işi.  Peynir ve elde açılan hamurdan yapılıyor. Sıkma’nın olmazsa olmazı ise ayran! 


Kazan Simidi: Türkiye’nin bir kaç değişik yerinde bu simide rastlansa da orjinali Çukurova’ya ait bir simit. Taş fırında pişirilen, şekersiz, örgü formunda bir simit Kazan.  


Bici Bici: Sanırım Türkiye’nin adı en matrak olan tatlısı “Bici Bici”. Rende buz, pişmiş nişasta, pudra şekeri ve şerbetten yapılıyor ve de acayip fazla tüketiliyor.  


Aşlama: Meyan kökü şerbetine Aşlama adı veriliyor. Özellikle serinlemek için tüketilen bir içecek. Sırtında ibriklerle dolaşan bir seyyar satıcıya rastlarsanız bilin ki aşlama lezzetine çok yakınsınız.    


Şırdan: Adana’nın en yöresel yiyeceklerinden biri Şırdan. Kuzu’nun midesinden yapılan Şırdan’ı iyi yerde yemek lazım.


Hint İnciri: Halk arasında Hint İnciri denen meyvenin diğer adı Dikenli incir. Bir kaktüs türü olan meyve atıştırmalık olarak tüketiliyor. 


İstanbul’dan iki mekan tavsiyesi




The Stevee by İsmet Saz


 Şef İsmet Saz’ın mekanları arasında hep ilk göz ağrısı olan gurme restoranı TOİ artık yok. 


Deneyimli şef Kuruçeşme’deki bu restoranını yine kendi markalarından biri olan The Stevee by İsmet Saz’a çevirdi. 


TOİ’nin ağır mönüsü yerine paylaşma esaslı bir mönüsü var The Steeve’nin. 


Latin dokunuşların Türk mutfağıyla sentezi diyebiliriz mönü için. 


Normalde haftanın 7 günü öğleden itibaren açık olan mekana yemeye gelebileceğiniz gibi bir şeyler içmeye de uğrayabilirsiniz. 


Çeşit çeşit  tapas ve taco’ların yanı sıra yalnızca Çarşamba akşamları olmak kaydıyla İsmet Saz’ın o muhteşem beef Wellington’ı da tadabilirsiniz. 




Dönerci Serkan Usta


Her köşe başında bir dönercisi bulunan bir ülkede yaşamamıza rağmen meraklısı için iyi bir dönere rastlamak epey zordur Türkiye’de.


Bu meraklılardan biri de benim; öyle ki sırf iyi bir dönere kavuşmak için mahalleler hatta şehirler aşmak sıkça gerçekleştirdiğim bir eylemdir. 


İstanbul geçen hafta yepyeni bir dönerciye kavuştu. 


Hem de şehrin en mutena semtlerinden biri olan Etiler’in göbeğinde.  


Dönerci Serkan Usta, pırıl pırıl ve modern tefrişata sahip şık bir mekan.


Hem önde hem de arkada bahçesi olan müstakil dükkanın üst katında ise özel odalar mevcut. 


Dönerine gelince, yazarken bile yutkunuyorum diyebilirim. 


Serkan Usta’nın mekanına her gittiğimde meşe odu ile pişirdiği dönerinden en az iki porsiyon yemeden çıkmadım. 



Haber Kategorileri

Tarif Listeleri